KAF DAĞININ ARDINA...

Kazbek ve Elbruz...

 

1. Gün 17.08.2014 - İstanbul'dan Kazbek'e yolculuk başlıyor


Gecenin bir köründe yaptığımız İstanbul -Tiflis uçuşu ile sabah yerel saat ile 3 gibi Tiflise iniyoruz ve havaalanında bizi karşılayan rehberimiz Cumhur Fevzi Baştuhan'ın ayarladığı eve geçiyoruz. Her ne kadar oldukça bakımsız bir yer de olsa, orada uyuduğumuz 4 saatlik uyku ertesi gün için çok iyi oluyor. Sabah 8 buçuk gibi uyanıp hazırlandıktan sonra hızlı bir Tiflis turuna çıkıyoruz. 1 saat kadar İsmail abi rehberliğinde gezdikten sonra, saat 10 civarında, bir gün önceden Tiflise gelmiş diğer arkadaşlarımızla buluşup 11 kişilik grubu tamamlıyoruz ve kiralanan taksilere doluşarak Kazbek kasabasına doğru yola çıkıyoruz. 150 kilometrelik ve yaklaşık 3 saat sürecek yolculuğumuz sırasında kısa bir kahvaltı molası dışında Kazbek yakınlarındaki bir seyir terasında duruyoruz sadece. Yol son derece keyifli, yemyeşil vadileri geçiyoruz ve 3000 metrelik geçitleri aşarak ilerliyoruz. Vakit öğle saatlerini az geçerken vardığımız Kazbek kasabası tüm ihtişamıyla bizi karşılayan 5047 metrelik Kazbek dağının eteklerinde kurulmuş çok şirin ve yemyeşil bir yer. Stepantsminda otelindeki dağ manzaralı odamıza yerleşip birşeyler atıştırdıktan sonra kısa bir yürüyüşe çıkıyoruz. 1750 rakımlı kasabadan başladığımız yürüyüşte 2200 metre civarına kadar yükselip gün batımını izledikten sonra geri dönüyoruz. Biraz dinlendiken sonra otelimizin karşısındaki bir restoranda Gürcistanın son derece lezzetli etleri ve çorbalarıyla tanışıyoruz. Akşam yemeğinde en çok dikkatimizi çeken bol et sulu ve en az iki porsiyon büyüklüğündeki çorbaları ile meyveli gazozlarının lezzeti oluyor. Keyifli bir sohbet sonrası odalarımıza çekilip güzel bir uyku çekiyoruz.


1

2. Gün 18.08.2014 -Uzun bir trekking

Bugün niyetimiz Kazbek eteklerinde zorlu bir trekking yaparak asıl tırmanışımıza hazırlanmak. Otelde aldığımız kahvaltı sonrası son hazırlıkları da tamamlayarak dağa doğru yürümeye başlıyoruz. Gergeti köyünü geçtikten sonra sık bir orman içinde devam eden yürüyüşümüzde ilk durağımız Gergeti Trinity Kilisesi. 2300 metre civarında bir tepeye kurulmuş olan kiliseyi gezdikten sonra yürüyüşümüze devam ediyoruz. Genelde alışık olduğumuzun aksine, 2950 metreye kadar sürdürdüğümüz yürüyüş boyunca bitki örtüsü çok güzel. Kazbek ana kampa az bir mesafe kala hala yaklaşamadığımız Kazbek'in manzarası eşliğinde uzun bir mola verdikten sonra inişe geçiyoruz. Hızlı bir iniş sonrası 17:30 gibi otele varıyoruz. 7 saat kadar süren, 18 km'lik bu yürüyüşte 1200 metre irtifa kazanıyor ve kaybediyoruz. Bizim gibi trekking yapan birçok ufak grupla da karşılaşıyoruz tüm yürüyüş boyunca. Her ne kadar yorulsak da tüm gezinin en keyifli aktivitesiydi doğa harikası bu mekanda yaptığımız trekking. Bu akşam yemeğini de 7 gibi aynı mekanda yiyoruz ve elbette lezzetli etlerinden vargeçmiyoruz. Yemek sonrası hemen yandaki kafede yaptığımız çay muhabbeti sonrası Kazbek'teki son gecemizi geçirmek üzere yine otelimize geçiyoruz.





3. Gün 19.08.2014 - Kazbek'den Elbruz eteklerine yolculuk


Bugün çok sevdiğimiz Kazbek'ten ayrılıp asıl tırmanış bölgemize, Elbruz eteklerindeki Treskol kasabasına geçeceğiz. Kahvaltı sonrası yine taksilere binerek Kafkas dağlarındaki tek geçitten Rusya'ya geçmek üzere 9 buçuk gibi hareket ediyoruz. Sadece 10 km mesafedeki sınır kapısına vardıktan sonra yaklaşık 1 saat içinde tüm işlemleri tamamlayıp Rusya topraklarına giriyoruz ve bizi bekleyen minibüsümüzle yolculuğa devam ediyoruz. Kafkas dağlarının bitmesiyle beraber doğal güzellikler de ortadan kayboluyor bir anda. Kısa bir süre sonra vardığımız Vladikavkaz şehrini durmadan geçip Nalçık şehrine kadar devam ediyoruz. Rusya'nın Çerkez nüfusuna ev sahipliği yapan bu topraklarda en çok dikkatimizi çeken yer üstünden giden doğalgaz boruları oluyor. Nalçık şehrinde uzun yıllar Türkiye'de yaşamış bir ailenin restoranında mantımızı yiyip demleme çayımızı içtikten sonra yolumuza devam edip Avrupanın en yüksek dağı olan 5642 metrelik Elbruz dağı eteklerindeki Treskol kasabasına varıyoruz. 2350 metre yüksekliğe kurulmuş Treskol çok bakımlı olmayan bir kayak kasabası görünümünde. Buradaki otelimize yerleşip yine lezzetli akşam yemeğimizi yedikten sonra dinlenmeye çekiliyoruz.


4. Gün 20.08.2014 - Treskol'dan Elbruz anakampa


Gece boyu yağan sağanak sabah saatlerinde de hafiflemekle beraber devam ediyor. Bugünkü amacımız havanın iyi bir anını yakalayıp kendimizi 4200 metredeki ana kampa atmak. Her ne kadar teleferik, telesiyej ve snow truck denen kar araçlarıyla çıkacak da olsak telesiyej ve snow truck açık olduğu için fırtına yada tipiye yakalanmamayı diliyoruz. Sabah kahvaltıdan sonra ilk iş olarak eksik malzemelerimizi tamamlamak için bir taksi tutup dağcılık malzemeleri kiralayan "Cultur Multur" adlı dükkana gidiyoruz. Burada hemen her dağcılık ekipmanını bulmak mümkün. Kiralar da ülkemizdeki ekipman fiyatlarıyla karşılaştırınca oldukça makul düzeyde. Ben plastik ayakkabı ve kaz tüyü eldiven kiralıyorum. Ekipten herkes işini bitirince tekrar Treskol'un otelimizin bulunduğu Azau bölgesine dönüp biraz da bakkal alışverişi yapıyoruz. Burada fiyatlar biraz pahalı. Biz bu işleri yaparken grubun malzeme eksiği olmayan üyeleri de yukarıda kalacağımız 3-4 gün boyunca tüketeceğimiz erzağı temin etmekle meşgul oluyor. Öğlen 12 gibi bu işleri tamamlayıp ciddi bir yükle otelden teleferiğe gidiyoruz. 2 adet teleferik değiştirdikten sonra geldiğimiz noktada bu sefer tek kişilik telesiyejlere yüklüyoruz tüm eşyaları. Peşlerinden de kendimiz binerek 3800 metredeki istasyona doğru devam ediyoruz. Kayakçılar kış sezonunda dağın buradan aşağıda kalan bölümlerini kullanıyor olsalar gerek. Daha yukarı sadece snow trucklarla çıkılıyor. Biz de bizi bekleyen snow trucka doluşup havadar bir şekilde 4200 metredeki ana kampa saat 3 gibi varıyoruz. Tüm bu yol boyunca yağışla karşılaşmıyoruz ama hava soğuk, çok rüzgarlı ve sisli. Zirve için uygun bir zaman dilimi değil malesef. Neyseki hava raporları zirve deneme imkanımız olan 2 günden ikincisinde iyi hava gösteriyor. Ana kampta daha önceden rezervasyonunu yaptırdığımız bir konteynırda kalacağız. Burası toplamda 3 odadan oluşuyor. Odalardan ikisi uyumak için, biri de yemek yapmak, yemek ve zirve için beklerken bol bol zaman geçirmek için kullanılıyor. Eşyaları yerleştirip biraz dinlendikten sonra Gülsen hoca liderliğinde bir grup akşam yemeği işine girişip bize çok lezzetli bir bulgur pilavı yapıyor. Grupta herkesin sağlığı ve morali yerinde, kimsede yüksek irtifadan kaynaklanan sıkıntılar göze çarpmıyor. Yemek sonrası çay eşliğinde güzel muhabbetler de yapıldıktan sonra 10 buçuk gibi tulumlarımızda uyumaya çekiliyoruz.




5. Gün 21.08.2014 - Aklimatizasyon tırmanışı


Sabah yine kapalı bir havaya uyanıyoruz. Kahvaltı sonrası hazırlanıp saat 11'de sıkı bir rüzgar ve sis altında aklimatizasyon tırmanışına başlıyoruz. 4800 metreye kadar kar üzerinde kazma ve kramponla sorunsuz yükselip kampa geri döndüğümüzde saat 3'ü gösteriyor. Bugün menümüzde yine çok lezzetli yemekler var. Tarhana çorbası, kaşarlı cevizli erişte ve bulgur pilavı. Öğleden sonra havadaki sis yerini hafif bir kar yağışına bırakıyor. Ancak birkaç saat içinde tüm bulutlar dağılıp ilk defa bize bulutsuz bir gökyüzünü seyir imkanı sunuyor. Bu akşam da dokuz buçuk gibi uyumaya çekiliyoruz.



6. Gün 22.08.2014 - Dinlenme günü

Hava raporlarına dayanarak zirve denemesinden vazgeçtiğimiz bugün, uyandığımızda 5000 metrelik bir dağda rastlanabilecek en güzel havalardan biriyle karşılaşıyoruz. Güzel bir zirve denemesini kaçırdığımıza hayıflansak da yarına dair hava raporlarına güvenip kendimizi rahatlatıyoruz. Bugün dinlenme günümüz. Tüm gün güzel havanın tadını çıkarıyoruz ve bol bol fotoğraf çekme imkanı buluyoruz. Gün batımında ise Elbruz bizi muhteşem bir manzarayla selamlayıp yavaş yavaş karanlığa gömülüyor. Zirve denemesi için hazırlıklarımızı yapıp akşam yemeğimizi de 8 gibi yedikten sonra gece 1 gibi kalkmak üzere uyumaya çekiliyoruz.




7. Gün 23.08.2014 - Zirve denemesi


Her ne kadar akşam 9 gibi yatmış da olsak zirve gecesinin stresinden olsa gerek, doğru düzgün uyuyamadan saaat 1 gibi uyanıyoruz. Saat 4'te bizi almaya gelecek olan snow truck ile başlayacak tırmanışımız öncesi kahvaltı ediyoruz ve son hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu sırada kaynatılan sularla da termoslarımızı dolduruyoruz. Zirve yolunda en ihtiyaç duyacağımız şey sıcak sıvı almak olacak ne de olsa. Bu sıralarda kampta hava durgun, fakat kapalı. Tüm hazırlıklarımızın tamamlanmasından sonra snow truck'a sıkışıp yürüyüşe başlayacağımız 5000 metre irtifaya kadar rahatsız bir yolculuk yapıyoruz. Bu yolculuk sırasında snow truck kullanmayan ve ana kamptan itibaren yürüyerek yükselen bazı grupların da yanından geçiyoruz. Yaklaşık yarım saatin sonunda araçtan indiğimizde, kamptayken düşündüğümüzün aksine fırtına derecesinde rüzgarlı ve soğuk bir havayla karşılaşıyoruz. Yaklaşık 15 dakikalık bir hazırlıktan sonra yürüyüşe başlıyoruz. Rotamızın 5300 metreye kadar olan bölümü doğu zirvesi yamacını yan keserek, iki zirve arasındaki bele kadar devam ediyor. 5300'den sonraki bölümü ise dik bir şekilde 5642 metrelik batı zirvesine kadar uzanıyor. Bele kadar olan bölümü fırtına ve yer yer tipi eşliğinde dondurucu bir havada kabaca 2 saatte alıyoruz. Hava öyle sertki ne mola vermeye ne eldivenlerimizi çıkarıp bişeyler atıştırmaya ne de sıcak sıvı almaya imkan bulabiliyoruz. Belden sonra batonları bırakıp kazma krampon yükselmeye başlıyoruz. Gün doğduğu halde havanın soğukluğu, sis ve fırtına tüm şiddetiyle devam ediyor. İşimizi zorlaştırıp bizi yavaşlatan bir başka unsur da rotanın kalabalıklığı. Özellikle rota üzerinde durup ipe girmeye çalışan bir grup bizi oldukça bekletiyor. 5500 metrenin üzerinde zemin iyice sertleşiyor ve görüş mesafesi de 5-10 metre olmaya devam ediyor. Tüm zorlu koşullara karşın 4200'deki ana kampta geçirdiğimiz uzun zaman nedeniyle yüksek irtifa etkilerini hiç hissetmeden tırmanışa devam ediyoruz. Bir süre sonra rota üzerindeki sabit hat dikkatimizi çekiyor. Ancak çoğumuzda emniyet malzemesi olmadığından hatta girmeden devam ediyoruz. 5600 metre civarında grubumuzdan Abdullah abi ve Onur'un dönmekte olduğunu görüp durumu anlamaya çalışıyoruz. Onlardan, 20 metre kadar ileride bir grup rehberinin düşüp kayarak sis içinde kaybolduğunu, grubun oturarak yolu kapadığını ve geçişin tehlikeli olduğu için zirveye çok az kaldığı halde dönüş kararı aldıklarını öğreniyoruz. Bu noktada Cumhur emniyet almaksızın ilerlemeyi seçerken Gülsen hoca da sabit hatta girmek suretiyle tırmanışa devam kararı alıyor. Ben de biraz daha ilerledikten sonra kendimi gayet iyi hissetmeme rağmen emniyet malzemem olmadığı için dönüş kararı alıyorum. Bu sırada rotada hala göz gözü görmüyor ve işaretler sık sık gözden kayboluyor. Dönüşte de 5000 metreye kadar sis ve fırtına devam ediyor. Ancak 5000 metreden sonra zaman zaman etrafı görme imkanı doğuyor. Gruptan Cumhur, Gülsen hoca ve İsmail abi zirveye varıyor. çoğunluk ise metreler kala dönüşe geçiyor. Şahsen, zirve noktasına önümüzde gelişen kaza nedeniyle varamamış olsam da bu devasa dağda belki de zirveye sadece 15 dakika kala döndüğüm noktayı da zirve kabul ediyorum. Yorucu bir yürüyüş sonrası 11 gibi ana kampa indikten sonra tüm grubun da inişi tamamlamasını takiben eşyalarımızı toplayıp önce snow truck sonra da teleferikler ile tekrar Treskol kasabasına inip tırmanışı kazasız belasız tamamlıyoruz.




8. Gün 24.08.2014 - Türkiye'ye dönüş


Treskol kasabasına en yakın hava alanı olan Minaraly Vody'den Pegasus haftanın her günü uçmadığı için pazar gününü kasaba civarında yürüyüş yaparak ve dinlenerek geçiriyoruz. Akşam saat 7 gibi de bu güzel ama biraz bakımsız kasabayı arkamızda bırakarak havaalanına doğru minibüsümüzle yola çıkıyoruz. 3-4 saatlik bir yolculuk sonrası vardığımız havaalanının bahçesinde gece 4'teki uçuşumuzu bekleyip sabahın ilk ışıklarıyla beraber ülkemize dönüyoruz. Bu yorucu faaliyetin en keyifli bölümü muhteşem doğasıyla bizi misafir eden ve bize görsel bir şölen sunan Kazbek oluyor benim için. Elbruz tırmanışını neredeyse ikinci plana düşüren bu dağa bir dahaki sefer tırmanmak üzere gidebilmeyi umuyorum.

w w w . g i r a y k o m u r c u . n e t

Bu sitede yer alan materyallerin tüm hakları Giray Kömürcü'ye aittir. İzinsiz kullanılamaz.